EN İYİ SPOR DRAMALARI
6.
DAMNED UNITED – İngiltere – 2009
Tom
Hooper’dan 70'li yılların en büyük teknik direktörü Brian Clough’nun hikayesi.
O
zamanların devi Leeds United takımındaki 44 günlük teknik direktörlük
macerasına odaklanan film, daha sonra Nottingham Forest ile futbol tarihinin
tekrarı imkansız başarısına (Dört yılda 2.ligden üst üste iki yıl Avrupa
Şampiyonu olmaya) giden yolu anlatan harika bir biyografik film.
5.
HOOSIERS - ABD - 1986
İlk
filminde yönetmen David Anspaugh beyazperdeye üçlük atıyor.
Tek
eksiği tüm basketbol oyuncularının beyaz olması ama dönem filmi olduğu için bu
da göz ardı edilebilir. ABD’nin hiç masum olmayan bir döneminde, 50’lilerde
geçen bir underdog hikayesi bu sonuçta.
İkinci
şansların, dostlukların, kırgınlıkların, geri dönüşlerin harika anlatımı. Gene
Hackman ve Dennis Hopper karşılıklı döktürüyor. Slam Dunk !
4. ROCCO VE KARDEŞLERİ - İTALYA – 1960
İtalyan auteur yönetmen Luchino
Visconti’nin Alain Delon’u maksimum verimle yönettiği bir sinema klasiği.
Kaliteli bir Akdeniz melodramı olan film,
büyük şehre göç edip, hayata tutunmaya çalışan bir ailenin yaşadığı iniş
çıkışları müthiş bir gerçeklilikle veriyor. Venedik Film Festivali Jüri özel
ödüllü.
3. ROCKY - ABD – 1976
3 filmlik Creed serisini de sayarsak,
toplam 8 devam filmine sahip tüm zamanların en ünlü boks filmi ve franchise’ı.
Sylvester Stallone’nun bir daha
ulaşamadığı aktörlük ve senaristlik zirvesi. 10 dalda Oscar adayı olup, en iyi
film, yönetmen (John G. Avildsen) ve kurgu dallarında ödüle uzanan alçak
gönüllü “underdog” epiği.
2. RAGING BULL -
ABD – 1980
Robert DeNiro’nun ikinci ve sonuncu
Oscar’ını kazandığı film, usta yönetmen Martin Scorsese ile en verimli
işbirliği.
8 dalda Oscar’a aday olup, sadece ikisini
kazanan ve Scorsese’in şaşırtıcı bir şekilde (sanırım o zamanki şöhret
farkıyla) en iyi yönetmen ödülünü Robert Redford’a kaptırdığı film, İtalyan
asıllı Amerikalı boksör Jake LaMotta’nın hayatını anlatıyor. Siyah beyaz bir
modern zaman klasiği.
1. CEHENNEMDE İKİ DEVRE - Macaristan - 1961
Macar auteur yönetmen Zoltan Fabri,
Ukrayna’da geçen gerçek bir olayı Macaristan’a taşımış. Hitler’in doğum gününde
Naziler esirleri Macarlarla bir maç düzenler. Macar takımının en önemli
oyuncusu da eski Milli oyuncu Onodi’dir.
İnsani koşullar sağlanması karşılığında
kaptanlığı ve antrenörlüğü kabul eden Onodi, arkadaşları ile fırsatını
bulduğunda firar ederler. Ancak, yakalanıp, maça çıkmaya zorlanırlar. Gerisi
tarihin epik bir sayfasının kusursuz aktarımı.