2000 YILININ EN İYİ FİLMLERİ

 ÇEYREK ASIRLIK HAZİNELER  – 2000 YILININ EN İYİ FİLMLERİ

1. BATTLE ROYALE (JAPONYA)

Kinji Fukasaku’nun izleyenlere kan banyosu aldıran şiddet operası. Okul disiplinin başa çıkamadığı Japonya’nın en azılı öğrencileri ve hatta aynı okulda okuyan bazı suçsuz çocuklar da birbirlerini öldürmek zorunda bırakıldıkları bir ölüm oyununa katılmaya zorlanırlar.

Şiddet filmlerinin zirvelerinden, tam bir distopik başyapıt. Yönetmen, ikinci filmi çevirmeye başlamak üzereyken kanserden ölünce, devam filmini oğlu yönetti. 

2. CROUCHING TIGER, HIDDEN DRAGON  (ÇİN)

Ang Lee’nin “en iyi yabancı film Oscar”ını kazanan epik, şiirsel filmi. Chow-Yun Fat ve Michelle Yeoh ustalara gencecik bir Ziyi Zhang, güzelliği ve oyunculuğu ile eşlik ediyor.

Müthiş bir koreografi, müthiş bir sinematografi, harika bir senaryo, oyunculuk ve yönetimle bir başyapıt ortaya çıkarmış. Aşk ve onur üzerine bir güzelleme.

3. DAİRE   (İRAN) 

İranlı auteur yönetmen Jafar Panahi’nin ilk dönem çalışmalarından olan “Daire”, İran kadınlarının içinde hapsedildikleri fasit daireyi anlatıyor.

Şövenist erkek alçaklıklarının şımarıkça zirve yaptığı İran’da kadın-erkek ayrımının işlendiği minör bir başyapıt karşımızdaki film.

Türk kadının mutlaka izlemesi gereken çarpıcı bir seyirlik.

4. MEMENTO   (ABD) 

Christopher Nolan’ın kurgu ile dansı, filme çok iyi bir katalizör olmuş. Her sahnede değişen olaylar zinciri, hafıza problemleri yaşayan protagonistimiz gibi bizi de sürprizden sürprize sürüklüyor.

Başlarda karmaşık bir olay örgüsü gibi gelen film, sabredenleri mükafatlandıracak derecede iyi yönetilmiş.

5. IN THE MOOD FOR LOVE  (H.KONG)

Wong Kar-Wai, romantik filmlere katlanamayan bendenize bile kendini sıkılmadan izlettirecek etkili bir aşk filmi yapmış.

Yasak aşk, beyazperdede bu kadar şiirsel bir şekilde çok az aktarılmıştır.

6. DAR ALANDA KISA PASLAŞMALAR  (TÜRKİYE)

Başkanıyla, hocasıyla, futbolcusuyla ve taraftarıyla amatör bir takımın (Esnafspor) profesyonelce anlatılmış öyküsü. Gerçek bir olaydan esinlenen film, “Hayat fena halde futbola benzer " sloganına uygun bir paralellikte işliyor. 

Filmde 90’ların ünlü futbolcularının da küçücük rolleri var.

7. GLADIATOR (ABD)

Ridley Scott, yıllar sonra marifetmiş gibi kopya kağıdı ile bu çok iyi filminin devamını yapıp, “pes be dede” dedirtmeden önce bu sandalet ve kılıç filmini beklenmedik bir hite dönüştürebiliyordu.

Russell Crowe’un başta Oscar olmak üzere haklı ödüllere boğulduğu rol, sinema tarihinin Spartacus’ten sonra en ikonik gladyatör rolü oldu.

 

THUNDERBOLTS*

Thunderbolts*, 2023’de Ant Man and the Wasp : Quantumania ile başlayan MARVEL SİNEMATİK EVRENİ’nin (MCU) 5.safhasının son filmi. MCU’nun da 17. yılındaki 36. Filmi. Filmin adına son anda eklenen “*” sembolünün filmin sonunda anlayacağınız ama pazarlama kampanyaları yoluyla çoktan ortaya çıkmış bir sırrı var.

Marvel, Black Widow filminde çizgi romanlarda Black Widow’un kocası olarak geçen Alexei’i (Red Guardian) babası yapmıştı. Florence Pugh’ın oynadığı Red Room ajanı karakteri de evlatlık kız kardeşi olarak resmetmişti.

Thunderbolts*, DC’nin Suicide Squad ile yapmayı başaramadığı eskiden kötü olan yeni kahramanları bir araya getirme formülünü bu filmde başarı ile uyguluyor. Merkezde Yelena Belova karakterinde Florence Pugh ile. 1.60 lık bu süper gücü olmayan kara dullar (Scarlet Johanssen & Florence Pugh) devasa süper güçlü erkek karakterlerin arasında normalde sırıtması gerekirken, eğlence seviyesi düşmüyor eğer kendinizi bu dünyanın kabullerine alıştırırsanız.

Yelena Belova (aslında çizgi romanda ikinci Black Widow), U.S. Agent ve The Ghost, filmin kötüsü Valentina Allegra de Fontaine tarafından birbirilerini öldürmeleri maksadıyla bir tesiste tuzağa düşürülürler ama beraber çalışarak ve oraya nasıl geldiğini kendinin de bilmediği Bob ile beraber bu tuzaktan kurtulurlar. Daha sonra Winter Soldier ve Red Guardian’ın da onlara katılmasıyla ekip tamamlanmış olur.

Marvel, insan özünü yakalayabildiği filmlerde başarılı oluyor. Bu filmde de başta Yelena ve Aleksey özelinde bunu hemen her karakter için (belki yeterince işlenmeyen kadın karakterler Taskmaster ve Ghost haricinde) başarıyor.

Filmin o kadar da fiziksel gücü olmayan ekibinin karşısına Marvel evreninin en güçlüsü Sentry’yi çıkarmak başlarda kötü bir fikir gibi gözükse de, genelde bu matematik işliyor. 

Hayatlarına yeni bir amaç ve yön vermek isteyen anti kahramanlarımız, kötü amaçlara hizmet eden geçmiş yaşamlarındaki gibi tek tabanca takılmak yerine bir ekip olarak yarattıkları sinerjinin farkında olarak Yeni Avengers takımı olma yolundaki ilk adımlarını atıyorlar. Tabii bu takım ancak Marvel’in Superman’i Sentry ile gereken etkiyi yaratacaktır ileride.

Filme 13 yaş sınırı getirilmese, yönetmen daha özgürce film çekebilse çok daha iyi bir sonuç çıkabilirdi ortaya.

MARVEL SİNEMATİK EVRENİ’nin (MCU) 6.safhasının ilk filmi, bu yaz vizyona çıkacak ve daha önce beyazperdeye üç kere başarısız uyarlamalar ile gelen Fantastic Four (First Steps) olacak.

SinemaDem iyi seyirler diler.