5 Aralık 2024 Perşembe

En İyi Alfred Hitchcock Filmleri

 En İyi Alfred Hitchcock Filmleri




1. PSYCHO – 1960


Sanat filmi seviyesinde bir korku filmi. Başrol aktrisini 40. Dakikada öldürecek kadar devrimci ve cesur bir başyapıt. Slasher ve belki de splatter filmlerinin öncüsü. Her türlü övgüye layık olan film, bir roman uyarlaması.


Çok uzun yıllar sonra Anthony Perkins ile sadece biri kötü olan üç de devam filmi çekildi (yine de neyse ki, görmedi bunları usta)




2. ROPE – 1948


Tek bir odada geçen; cinayeti ve de katilleri daha ilk sahneden gördüğümüz, belki de hakkı en az teslim edilmiş filmi. 


Alt ve üst metinleriyle çok başarılı bir senaryonun usta bir yönetimle birleşmesinden doğan bir klasik. Gerçek bir olaydan esinlenmiş.






3. REAR WINDOW – 1954


James Stewart’in tekerlekli sandalyeden kalkmadan oyunculuk dersi verdiği mizah sosu unutulmamış ama yarattığı gerilimi de tıpkı kahramanımız gibi oturduğunuz koltuktan bile hissedeceğiniz bir film. 


Geleceğin Monaco Prensesi Grace Kelly de 25 yaşının tüm güzelliği ile iyi bir oyun vermiş.





4. VERTIGO - 1958


Hitchcock’un psikolojiye en çok yaslanan filmlerinden biri. Yönetmenin fetiş aktörü James Stewart’a tam bir Hitchcock sarışını Kim Novak eşlik ediyor. 


Sonu çok şaşırtıcı olmadığı halde, hipnotize edici bir film.





5. NORTH BY NORTHWEST – GİZLİ TEŞKİLAT - 1959


Üstadın macera türüne en çok göz kırptığı hareketli gerilimi.


Heyecanı ve temposu hiç düşmeyen enfes bir seyirlik. Cary Grant ve Eva Marie-Saint’e çok iyi bir “kötü adam” portresi çizen James Mason eşlik ediyor.





6. THE BIRDS - 1963


Ustanın bir öncülüğü daha. Jaws’dan 12 yıl önce sinemada hayvan saldırısı filmleri çağını hem de hiç ummadığınız bir canlı türü ile başlatmış. Çok başarılı bir sonuçla. 





7. LIFEBOAT – 1944


2. Dünya Savaşı’nın ortasında çekildiği halde, gerçek hayattaki baş düşman Alman subayına insancıl bir bakış getirebildiği için çok önemli, hakkı biraz yenmiş bir gerilim.


Hemen tamamı batan bir geminin kurtarma sandalında geçen film, ilgiyi ayakta tutmayı yine de başarıyor.,






8. REBECCA – 1940


Daphne Du Maurier’in çok satan kitabından uyarlanan filmde, çok iyi oyuncuların yanı sıra auteur yönetmenimizin mahareti ile malikâne bile adeta rol kesiyor. 


Kocasının eski eşinin hatırası altında bunalan yeni gelinin hissettiği gerilim sizi de sarıyor.





9. STRANGERS ON A TRAIN - 1951


Psikopatlık seviyesini bilmediği, trende tanıştığı bir adamla mahvına yol açacak bir cinayet anlaşmasına giren adamın gerilimli macerası.


Patricia Highsmith’in romanından uyarlanan filmin senaryosunda Raymond Chandler’ın da katkısı var. Daha ne olsun.


1 Kasım 2024 Cuma

 EN İYİ BOKS FİLMLERİ





1. RAGING BULL   (ABD – 1980)


Robert DeNiro’nun ikinci ve sonuncu Oscar’ını kazandığı film, usta yönetmen Martin Scorsese ile en verimli işbirliği. 


8 dalda Oscar’a aday olup, sadece ikisini kazanan ve Scorsese’in şaşırtıcı bir şekilde (sanırım şöhret farkıyla) en iyi yönetmen ödülünü Robert Redford’a kaptırdığı film, İtalyan asıllı Amerikalı boksör Jake LaMotta’nın hayatını anlatıyor. Siyah beyaz modern zaman klasiği.






2. ROCKY   (ABD – 1976)


3 filmlik Creed serisini de sayarsak, toplam 8 devam filmine sahip tüm zamanların en ünlü boks filmi ve franchise’ı.


Sylvester Stallone’nun bir daha ulaşamadığı aktörlük ve senaristlik zirvesi. 10 dalda Oscar adayı olup, en iyi film, yönetmen ve kurgu dallarında ödüle uzanan alçak gönüllü “underdog” epiği.







3. ROCCO VE KARDEŞLERİ   (İTALYA – 1960)


İtalya’nın auteur yönetmeni Luchino Visconti’nin Alain Delon’u maksimum verimle yönettiği bir sinema klasiği.


Kaliteli bir Akdeniz melodramı olan film, büyük şehre göç edip, hayata tutunmaya çalışan bir ailenin yaşadığı iniş çıkışları müthiş bir gerçeklilikle veriyor. Venedik Film Festivali Jüri özel ödüllü.






4. MILLION DOLLAR BABY   (ABD - 2004)


Hilary Swank’ın usta yönetmen Clint Eastwood rehberliğinde ikinci Oscar’ını kazandığı film, başlarda dişi bir “Rocky” hikâyesi anlatıyor gibi gözükse de, sonuç başka limanlara da yelken açan özgün bir drama dönüşüyor.


Ödüllere boğulan başarılı filmin geri kalan üç Oscar’ını da Clint Eastwood “yönetmen, yapımcı ve aktör” olarak alıp, eşsiz bir başarıya imza attı.






5. THE SET-UP   (ABD – 1949)


Robert Wise’ın yaşlanmış boksör rolünde Robert Ryan’ı yönettiği, kara film türüne göz kırpan, derinlikli boks dramı sadece 72 dakikalık süresi ile çok sürükleyici.


Artık kariyerinin sonuna gelmiş boksörün geleceği ve onuru arasında bir seçim yapmaya zorlanmasının çelişkisi. Boks sahneleri çok ustaca çekilmiş.






6. THE HURRICANE   (ABD – 1999)


1960’larda geleceği parlak bir boksör iken, ırkçı bir tutuklamayla hatalı olarak yıllarca hapse mahkum edilen Rubin “Hurricane” Carter’ın gerçek hayat hikâyesi.


Denzel Washington, Norman Jewison’ın yönetiminde her zamanki karizmasıyla unutulmayacak bir portre çiziyor.







7. FAT CITY   (ABD – 1972)


Usta yönetmen John Huston’dan biri kariyerinin sonunda (Stacy Keach); biri başında (Jeff Bridges) iki boksörün hikâyesini anlattığı romandan uyarlama boks dramı.


Küçük insanların/boksörlerin küçük dünyası. Kaybetmeye mahkum ama düşlerinden vazgeçmeyenlere bir ağıt

25 Eylül 2024 Çarşamba

 EN İYİ KAHVE FİLMLERİ



5. A COFFEE IN BERLIN - BERLİN’DE BİR KAHVE (Almanya – 2012)


Üniversite terk bir “kaybeden” Berlin sokaklarında ve kafelerinde hedefsiz hayatına bir anlam bulmaya çalışarak gezinir bir gün boyunca. 


Alman sinemasından gelen bu siyah beyaz film, trajedi ile melankoli arasındaki ince çizgide başarıyla geziniyor. Hatta zaman zaman gülümseten anlar da yakalıyor kahve yudumları arasında. Anlamsız hissetmek hakkında siyah beyaz ama yeterince renkli bir kara komedi.



4. CAFE EXPRESS (İtalya – 1980)


İtalyan kahvesi sıcaklığında bir İtalyan kahve filmi. Milan – Napoli treninde yetkisiz bir şekilde işporta tarzı kahve satarak geçinen küçük adamın büyük otorite ile yılmadan verdiği mücadele. 


Hasta oğluna bakmak için işgüzar ve aptal polislerle ve görevlilerle oynamak zorunda kaldığı köşe kapmaca evlere seza. Başarılı bir komedi.



3. BREAKFAST AT TIFFANY’S (ABD – 1961)


Hollywood efsanesi Audrey Hepburn’ün başrolünde olduğu bir romantik komedi klasiği. Aslında film, zekası ile romantik komedinin klişe kalıplarının dışına çıkmayı başarıyor. 


Film, Tiffany’s mücevher mağazasının vitrini önünde, kahvesini içerek kahvaltı eden unutulmaz Holly Golightly karakteri ile açılır. 


A. Hepburn, çok zor bir işi başarıp, hem eksantrik hem de naif olmak gibi iki çelişkili ruh yapısını bize filmde vermeyi başarıyor. Tam bir 60 lı yıllar filmi.



2. COFFEE TOWN (ABD – 2013)


Will, günlerini bedava wi-fi avantajından yararlanmak için ofis gibi kullandığı bir kahve zinciri şubesinde geçiren başarısız bir web tasarımcısıdır. Biri polis, biri ofis elemanı (kendi gibi pek başarılı olamamış) iki arkadaşı ile her gün bu kafede takılır. 


Kalbini bir türlü açamadığı güzeller güzeli Becca da buraya sık sık uğrar. Kahve zincirinin şubeyi bir bistroya çevirme planını duyunca, merkezdekilerin vazgeçmesi için orayı soyma planı yapar kafadarlar. Sıkılmadan vakit geçirten sıcak ve komik performanslarla bezeli bir kahve/cafe filmi. 



1. STARBUCKS UNFILTERED (Fransa – 2018)


Fransız yapımı film, sadece çeyrek asır içinde değil sektörünün, dünyanın en büyük işletmelerinden biri haline gelen “Starbucks” namlı buzdağının altındaki karanlık yüzü anlatıyor bize. 


Anlattığı ve karşısında durduğu kapitalist dev yüzünden BULUNMASI ÇOK ZOR BİR FİLM ama bardağın içine değil de dışındaki logoya dökülen paraların hangi kirli çarklardan süzülüp filtrelendiğini anlatan bu “filtresiz” belgeseli BULABİLİRSENİZ kaçırmayın.


28 Ağustos 2024 Çarşamba

EN İYİ GAZETECİLİK FİLMLERİ





1. CITIZEN KANE   (ABD – 1941)


Orson Welles’in henüz 25 yaşında iken yaptığı zamansız klasik. 


Gerek çekim açı ve teknikleri, gerekse senaryo teknikleri ile (aldığı tek Oscar) sinemaya bir çok yenilik kazandıran film, merak uyandıran hikâyesi ile de güncelliğini koruyor. Bir medya baronunun skandallarla dolu hayatı.


Yıllar boyunca yapılan bir çok en iyi film anketinde en önde ya da önlerde gelen film, gücünden hiçbir şey kaybetmedi.







2. BAŞKANIN BÜTÜN ADAMLARI   (ABD – 1976)


ABD Başkanı Nixon’ı 1974’te istifaya zorlayan Watergate Skandalı’nı ortaya çıkaran iki gazeteci rolünde Robert Redford ve Dustin Hoffman karşılıklı döktürüyorlar.


Usta yönetmen Alan J. Pakula, olayı nakış gibi işleyerek tıkır tıkır işleyen bir anlatım tarzı tutturmuş. 4 dalda Oscar kazanmış.






3. ZODIAC   (ABD - 2007)


Modern sinemanın ustalarından David Fincher’ın 60 ların spnu ve 70 lerin başında faaliyet gösteren ve asla yakalanmayan Zodiak katili hakkında yaptığı film.


Olayı takıntı haline getiren bir gazete karikatürcüsünün ve gazetesinin etrafında şekillenen hikâye, gerçeklere oldukça sadık. Ensembl oyuncu kadrosu ile de göz kamaştırıyor.






4. UNDER FIRE   (ABD – 1983)


70 lerin sonunda, devrimle yıkılmadan önce diktatör Somoza’nın baskıcı rejimiyle ezilen Nikaragua’da romantik bir üçgen eşliğinde iç savaşın dehşeti.


Gene Hackman, Nick Nolte, Joanna Cassidy, Ed Harris gibi usta oyuncular Roger Spotiswoode yönetiminde kusursuz oynamışlar.






5. THE KILLING FIELDS   (ABD – 1984)


Dünyanın gördüğü en kanlı diktatörlerden olan Pol Pot, Kamboçya’da “Yıl : Sıfır” operasyonuyla tam iki milyon insanı katletmişti.


Bu gerçek ve korkunç hikâye, Amerikalı ve Kamboçyalı iki kahramanımızın gözünden anlatılıyor. Tarihi filmlerin usta yönetmeni Roland Joffe’den. 3 dalda Oscar kazanmış.






6. ACE IN THE HOLE   (ABD – 1951)


Billy Wilder ustanın Kirk Douglas’ın en iyi oyunculuklarından biriyle yarattığı film, gözden düşmüş bir gazetecinin yerleştiği kırsal alanda yakaladığı bir hikayenin nasıl ulusal bir histeriye dönüştüğünü anlatıyor.


Günümüzün hırsla işleyen çarklarının nasıl yağlandığını on yıllar sonra bile aynı çıplaklığıyla ifşa eden değerli bir film.






7. CHINA SYNDROME   (ABD – 1979)


Nükleer bir reaktörün felakete doğru ilerlediğini gören bir çalışan insiyatif kullanır ve olayı kapamaya çalışan patronları çözüme zorlamak için insanları rehin alır. 


ABD’de yaşanan benzer olaylardan ilham alan film, birkaç yıl sonra gerçekleşecek korkunç Çernobil felaketinin de adeta gelişini önceden haber veriyor.

1 Temmuz 2024 Pazartesi

1999’un EN İYİ 7 FİLMİ - ÇEYREK ASIRLIK HAZİNELER

 





ÇEYREK ASIRLIK HAZİNELER  – 1999’un EN İYİ 7 FİLMİ







7. GALAXY QUEST – DEAN PARISOT (ABD)


İlhamını Star Trek (Uzay Yolu) dizisinden alan, geniş ve çok iyi bir oyuncu kadrosuna sahip dört dörtlük parodi.


Uzayda tesadüfen sinyalini yakalayıp seyrettikleri TV dizisini gerçek sanıp, gezegenlerinin işgalcilerine karşı çok da akıllı olmayan aktör kahramanlarımızdan yardım isteyen sempatik uzaylıların eğlenceli hikâyesi.







6. GREEN MILE – FRANK DARABONT (ABD)


Stephen King’in korkutmayan doğa üstü romanlarından biri olan Yeşil Yol’u onun favori yönetmenlerinden, IMDb’ye göre dünyanın en sevilen filmi “The Shawshank Redemption”ın da yönetmeni olan Frank Darabont yönetmiş.


Sırf siyahi olduğu için haksız yere idama mahkum edilmiş doğaüstü bir insanın fantastik öyküsünü izlerken üç saatin nasıl geçtiğini hiç anlamıyorsunuz.








5. DOGMA – KEVIN SMITH (ABD)


Çizgi roman yazarı, senarist, yönetmen Kevin Smith’ten organize dinin absürtlüğü üzerine yapılmış çok komik, çok sağlam bir film.


Başpiskoposu ünlü ateist komedyen, benim de favori stand up sanatçım George Carlin’e oynatmak; tanrıyı kadın yapmak gibi hin buluşlara sahip film, katolik dininin safsatalarına, mitlerine uzak insanlara bile kendini keyifle seyrettiriyor.







4. SIXTH SENSE – M.NIGHT SHYAMALAN (ABD)


Hint asıllı ABD’li yönetmenin tüm dünyayı şaşırtan, sinema tarihinin en meşhur, en çarpıcı “twist”lerinden birine sahip filmi çok iyi oynamış üç oyuncunun omuzlarında hak ettiği yere geliyor.


Çıktığı günden bu yana sayısız popüler kültür eserine referans olmuş bir modern zaman klasiği.








3. PRINCESS MONONOKE – HAYAO MIYAZAKI (JAPONYA)


Anime sinemasının dünyadaki en büyük ustası Miyazaki’nin başyapıtlarından.


Güçlü bir çevreci mesajı dozunda bir şiddet içeren canlı bir anlatımla veren tüm zamanların en iyi anime filmlerinden biri. Japon mitlerinin perdede sanatsal ve eşsiz bir tasviri.







2. MATRIX – A.& L. WACHOWSKI (ABD)


Sonradan sırayla cinsiyet değiştirme ameliyatı geçirip kız kardeşler olan Wachowski Biraderlerin yeni bir yüzyılın eşiğinde çığır açıcı filmi.


Keşke devamı gelmeseydi dedirten (hele ki kadın olduktan sonra çektikleri korkunç kötü son film) bir bilim kurgu başyapıtı. Felsefi açılımlarının yanı sıra çok başarılı bir aksiyon filmi.






1.FIGHT CLUB – DAVID FINCHER (ABD)


Millenyuma bir kala anarşist bir çığlık, dövüş kulübündeki yumruklar gibi sarsan bir film.


Chuck Palaniuk’un eserinden sinemaya uyarlanan film, sürpriz finali ile kelimenin tam anlamıyla bomba gibi bir kapanış (ve belki de başlangıç) manifestosuna sahip. 


EN İYİ 9 KEDİ FİLMİ

  EN İYİ 9 KEDİ FİLMİ     9. THE CAT RETURNS              (Japonya - 2002)               Dünyanın en büyük animasyon ustası Hayao ...